Her yaşta görülmekler birlikte daha çok genç yaşta kadınlarda, orta ve ileri yaşlarda da erkeklerde daha sıktır. Gençlerde hafif bulgularla seyrederken, ileri yaşlarda bulgular daha şiddetlidir.

Hastalığın evresine ve şiddetine göre değişen birçok belirti vardır. Hastalık başlıca aktif ve inaktif olmak üzere iki evreye ayrılır. Aktif dönemde kapaklarda retraksiyon (geriye doğru çekilme), ödem, gözde kızarıklık, ağrı, öne doğru itilme, çift görme ve görme bozukluğu olabilir. İnaktif dönemde gözlerin fazla açık olması, tam kapanmaması, çift görme ve önde doğru itilme görülebilir.

Aktif dönemde hafif göz belirtileri olan hastalarda tiroid hastalığının kontrol altına alınması gözdeki belirtilerde düzelme sağlamakla birlikte, gözün bu konuda deneyimli olan göz hekimleri tarafından tedavi edilmesi gerekir. Tedavi aktif ve inaktif evrede farklılık gösterir. Endokrin ve göz uzmanlarının hastayı ortak takip etmesi hastalarda en iyi sonucun alınmasını sağlar.

Göz hastalığı olan hastalarda radyoaktif iyot tedavisi sırasında gerekli önlemler alınmamışsa göz belirtileri ağırlaşabilir.

Evet. Sigara içenlerde göz belirtileri daha sık görülmekte ve daha ağır geçmektedir.

Evet. Orta ve ileri yaşlarda diyabet, miyasteni, pernisiyöz anemi ve vitiligo gibi diğer otoimmün hastalıkların birlikteliği sıktır.

Aktif dönemde tirod bezinin aşırı çalışmasının kontrol altına alınması ve kortizon tedavisi hastaların büyük bir kısmında düzelme sağlar. Kortizona cevap alınamayan ve görmenin tehdit altında olduğu durumlarda dekompresyon cerrahisi yapılır. Bu operasyon hem görme hem de görünüm üzerine etkilidir. İnaktif evrede de çeşitli cerrahi yöntemler (dekompresyon, retraksiyon ve şaşılık cerrahisi, blefaroplasti) şekil bozukluğunu düzeltir.

Göz bozukluklarının tedavi edilmesi hastalığının nüksetmesine engel değildir. Bunu önceden tahmin etmek mümkün değildir. Hastaların periodik kontrolleri nüksün erken tanınarak tedavisinin daha kolay yapılmasını sağlar.

Her yaşta birçok nedenle göz kapağında düşüklük olur.

Doğuştan olabildiği gibi, yaşlanma, yaralanma, tümörler, bazı nörolojik hastalıklar, kas hastalıkları, enfeksiyonlar, uzun süreli kontakt lens kullanımı, protez kullanımı başlıca kapak düşüklüğü yapan sebeplerdir.

Göz kapağı pupillayı (göz bebeği) etkilediğinde görmeyi bozar.

Doğuştan kapak düşüklüğü görmeyi etkiliyorsa tembellik oluşturur.

Hayır, düzelmez.

Göz kapağı düşüklüğü görmeyi etkilediği zaman yapılan ameliyat sadece estetik değil, fonksiyoneldir.

Göz kapağının düşüklüğünün tedavisi sebebine göre değişir. Doğuştan olanlar ile yaşlanmaya bağlı olarak gelişen düşüklüklerin tedavisi cerrahidir. Diğer sebeplerle olan düşüklüklerde sebebe yönelik tedavi yapılır. Buna rağmen düzelme olmaz ise kapak cerrahi olarak kaldırılır.

Görmeyi etkileyecek kadar düşük ise hemen, değilse okula başlamadan kapak düşüklüğü düzeltilmelidir.

Çocuklarda genel, gençlerde ve erişkinlerde lokal anestezi altında yapılır. Ameliyatın şekli kapağı kaldıran kasın gücüne göre değişir. Ameliyat sonrasında kapak yüksekliği tatminkar değilse erken dönemde revizyon yapılarak simetri sağlanır.

Kapağın açan kasın gücü iyi değilse gece uyurken bir miktar açık kalabilir.

Nadir de olsa başarılı bir ameliyattan aylar sonra göz kapağında tekrar düşüklük olabilir.

Evet. Hastanın göz kapağının durumu yeniden değerlendirilip en uygun yöntem seçilerek yeniden ameliyatla göz kapağı kaldırılır.